Toprağın Titreyen Sessiz Çığlığı
Uzun, uzun düşündüm yitip giden canların ardın ne yazmalıyım diye. Ne yazsam ne kadar yazsam kelimelerin yetim kalacağı aşikâr olsa da bir şeyler yazmak geldi içimden.
Sahi illa bir şeyler yazmak mı gerekiyordu?
Ülke olarak bu 6 şubatta hiç kimse bir şey yazmasa sadece bir damla göz yaşını köşesine eklese anlatılmak istenilenler anlatılamaz mıydı diye düşündüm.
Herkesin her şeyi en iyi bildiği ülkemde acaba eksik olan ne olabilirdi?
Her şeyin birbirine girmiş olduğu ülkemde, her konuda bu kadar bilen arasında sormadan edemiyorum, Partizanlık bu ülkeye yapılan en büyük ihanet değil midir?
6 Şubat depreminin üzerinden tam 1 koca yıl geçti, geçti geçmesine de biz sıcak evimizde hayatımıza devam ederken, daha dün konteyner evde ısınmak için yanan sobadan çıkan yangında cayır, cayır yanan o iki masum bebeğin ölümü için yarın mahşerde kim üstlenecek?
Deprem evet deprem hayatın bir gerçeği lakin her yazımda tek ortak nokta öldüren depremler veya afetler değil insanların bitmek tükenmek bilmeyen hırslarıdır olmuştur.
2024 Seçimlerine günler kala sıradan bir köye muhtar olmak için, 8 aday çıkıp, muhtar olabilmek adına milyonlar harcıyor ve o köylü hemşerim senin vaat ettiklerin nedir, köyümüz için bugüne kadar yapılmayan neyi yapacaksın, icraatlarını bir anlat bakalım demek yerine muhtar adayı gittikten sonra acaba yastığın arkasındaki zarfta ne var diye hızlıca zarfı açıyorsa.
Ben şimdi bu zihniyete nasıl diyebilirim, hemşerim oy istemeye gelenlere hele bir sor olası bir deprem sonrası hepimiz nasılsa ah vah edeceğiz, lakin ah vah etmek yerine deprem öncesi bildirgeniz, yol haritanız nedir diye sormayı düşündün mü diye.
Bazen yükselmek için dibi görmeli insan sözü hep beynimin bir yerinde yazılıdır. Sahi ülke olarak daha ne kadar dibi görmemiz gerekiyor hiç düşündünüz mü?
Herkesin birbirini suçladığı ve kimsenin kılını kıpırdatmadığı ülkemde maalesef yarınlar için her geçen gün umutlar biraz daha tükeniyor.
Bundan 40 yıl önce duymuştum Türkiye ne büyük ülke biz, dışarıdan siz içeriden ye, ye tüketemedik sözünü.
Güzel ülkemiz Türkiye, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve misafirperver insanlarıyla tanınan bir cennettir. Ancak, bu cennetin bir gerçeği de depremlerdir. Üzerinde yaşadığımız topraklar, zaman zaman yerin derinliklerinde gizlenen enerjiyi serbest bırakarak sarsıntılara neden olabiliyor. Bu nedenle, deprem farkındalığına sahip olmak hem güvenliğimiz hem de toplumumuz için hayati öneme sahiptir.
Depremler, doğanın gücünü gösteren etkileyici olaylardır. Ancak, bu olaylar ne yazık ki yıkıcı olabilir. İnsanlar, depremlerin etkilerini azaltmak için bilinçli ve hazırlıklı olmalıdır. İlk adım olarak, deprem riski taşıyan bölgelerde yaşayan herkes, deprem sırasında neler yapmaları gerektiğini bilmelidir. Acil durum planları oluşturmak, ailelerin deprem anında güvenli bir şekilde buluşmalarını sağlamak için önemlidir.
Depremlerle başa çıkmanın bir diğer önemli yolu da binaların güvenliğidir. Deprem dayanıklı yapılar, deprem sırasında daha az zarar görmeye ve insan hayatını korumaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, yapı inşa edenlerin ve sahiplerin depreme dayanıklılığı göz önünde bulundurarak tedbir almaları büyük önem taşır.
Ayrıca, toplum olarak deprem farkındalığını artırmak da kritik bir adımdır. Okullarda, iş yerlerinde ve toplum merkezlerinde düzenlenen eğitim etkinlikleri, deprem konusundaki bilinci artırabilir ve toplumun geniş kesimlerini depremle ilgili konularda bilinçlendirebilir.
Unutmayalım ki, depremler kaçınılmaz doğa olaylarıdır, ancak onların etkilerini en aza indirmek elimizdedir. Deprem farkındalığı, bu doğal felakete karşı toplumsal dayanıklılığımızı artırarak, güvenli bir gelecek için önemli bir adımdır. Birlikte hareket ederek, depremlere karşı güçlü bir toplum oluşturabilir ve bu sessiz çığlığı duyabiliriz.
Lojistiğine hükmeden ülkelerin geleceği aydınlık olacaktır, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış olsaydık bugün çok başka yerde olurduk.
Bu ne ilk nede son olacak, her sene tıpkı Elâzığ, Ceyhan, Gölcük, Düzce, Van depremlerinde olduğu gibi bugün de Başın Sağ olsun Türkiyem deyip bir sonrası olası depremde göçük altında kalmamak için dua edeceğiz.
Hazır konu Duaya gelmişken Miraç Kandilinizi kutlarım, Rabbime aramızdan ayrılan canlara bugünün yüzü hürmetine merhamet eylesin. Kederli ailelerine baş sağlığı diliyor ve biran evvel normal hayatlarına dönmeleri için Dua ediyorum.