Çocuklarımıza Huzurlu Yarınlar Bırakabilir Miyiz?
Bugün içinde yaşadığımız dünyada, ayrıştırma, kutuplaşma ve ötekileştirme ne yazık ki en büyük sorunlarımızdan biri haline gelmiş durumda. İnsanlar siyasi, etnik, dini veya ideolojik kimlikler üzerinden birbirlerini dışlıyor, aynı ülkenin vatandaşları birbirine düşman gibi bakıyor. Oysa tarih bize gösteriyor ki, birlik olmadan ne özgürlüğümüzü koruyabiliriz ne de çocuklarımıza huzurlu bir gelecek bırakabiliriz.
Mustafa Kemal Atatürk, en büyük eserlerinden biri olan Nutuk’ta, ülkenin en zor zamanlarında dahi milletin bir araya gelmesi gerektiğini vurgulamış ve şu sözleri söylemiştir:
"Efendiler! Tarih bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez. Millî benliğini bulamayan milletler, başka milletlerin avıdır."
Bugün, ülkemizde yaşanan ayrışma, aslında milli benliğimizi kaybetme tehlikesinin bir göstergesidir. Çünkü bizi biz yapan, farklılıklarımız değil, ortak değerlerimizdir. Atatürk’ün liderliğinde, ülkemiz büyük bir mücadeleyle bağımsızlığına kavuştuğunda, halkın arasında inanç, köken veya düşünce farkı gözetilmemişti. Tek bir amaç vardı: Bağımsız ve çağdaş bir ülke kurmak.
Bugün medyanın bile taraflı hale gelmesi, insanların yalnızca kendi fikirlerini destekleyen yayınları takip etmesi, gerçekleri değil, işine gelenleri görmesi bizi daha da kutuplaştırıyor. Oysa Atatürk, Nutuk’ta, basının doğru ve tarafsız olması gerektiğini şöyle vurgulamıştı:
Basın, milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir okul, bir öncüdür. Basınımızın, tam ve geniş hürriyete sahip olması gerekir.
Bir milletin geleceğini inşa edenler, sadece siyasetçiler değil, toplumun kendisidir. Eğer bugün birbirimize düşman gözlerle bakarsak, çocuklarımız yarın nasıl barış içinde yaşayabilir?
Atatürk, Türk milletine en büyük öğütlerinden birini verirken şu sözleri söylemiştir:
"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir."
O’nun bize mirası, yalnızca bir liderin hayatı değil, bir milletin nasıl güçlü kalacağını gösteren bir yol haritasıdır. Eğer bugün birbirimizi anlamaya çalışmaz, sadece kendi doğrumuzun peşinden gidersek, ülkemiz giderek zayıflar.
Çocuklarımıza huzurlu yarınlar bırakmak için, önce biz huzuru inşa etmeliyiz. Birbirimizi ötekileştirmek yerine anlamayı seçmeli, farklı görüşlere rağmen ortak değerlerimizde buluşmalıyız. Basının, siyasetin ve toplumun her kesiminin yeniden tarafsızlık, adalet ve vicdan ekseninde hareket etmesi gerekiyor.
Ve en önemlisi, Atatürk’ün şu sözünü unutmamalıyız:
Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Bugün de ihtiyacımız olan tam olarak budur: Medeniyet, akıl ve vicdan. Eğer bugün çocuklarımızın yarın huzurlu bir ülkede yaşamasını istiyorsak, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeli, adalet ve tarafsızlık ilkesine sarılmalı ve en önemlisi birbirimizi düşman değil, bir milletin parçası olarak görmeliyiz.
Saygı ve minnetle