Fabrikalarda dönüşüm süreçleri hızla robotik olmaya başladı. Kimi zaman RPA dediğimiz (Robotic Process Automation) yani bulut tabanlı uzman otomasyon yazılımlarla iş operasyonları yönetiliyor, kimi zaman ise robot kollarla montaj yapılıyor hatta üretimde robot asistanlar kullanılmaya başlanmıştır.
Bunun yanında, robotların yönettiği tam otonom fabrikalar yurtdışında zaten mevcut, ülkemizde de operasyona başlamıştır. Minimum sayıda insan ile maksimum verimlilikte ve tümüyle elektronik platformda işleyen ve yönetilen takip sistemleri ile günümüzde üretim işletmeleri görülmektedir.
Peki, bu kadar elektronik dünyada ve insani robotların çalıştığı bir fabrikadaki elektrik veya enerji kullanımının ne kadar yüksek maliyet olacağını tahmin edebilir miyiz? Bunun hemen ardında da bu maliyetlerin hemen ürünlerin satış fiyatına yansıtılması istenmeyen bir sonuç olacaktır. Bu rekabetçi dünyada tüm imalat sektörünün amacı minimum masrafla kaliteli ürünü geliştirmek değil midir?
Elbette ki, tüm bu robotik ve diğer otonom araç ve gereçler günün sonunda yüksek enerji tüketimi ile çalışmaktadır. Bu da yüksek elektrik faturası ve pahalı ürün çıktısı anlamına gelmektedir ki bu başarılı bir sonuç olmamalıdır.
Buradaki temel sorgulama konusu en fazla maliyet kalemlerinden olan ve karbon salınımı en yüksekte olacağı bilinen enerjinin nasıl sürdürülebilir hale getirilmesidir?
Dünyada küresel olarak üretim yapan Nestle, Pfizer, Toyota, Mercedes, Novo Nordisk, Monsanto vb büyük dev firmalar mutlaka yüksek teknoloji ve otonom sistemler kullandıkları gibi yüksek karbon salınımı açısından da çeşitli projeler geliştirmek zorunda olan firmalardır. İklim krizi nedeniyle ülkemizin de imzaladığı “Yeşil Mutabakat” anlaşması gereği tüm firmalara en düşük karbon salınımı ile üretim yapma ve karbon takip zorunluluğu getirilmiştir.
Bu durumda “yeşil mühendislik” kavramı ve teknolojilerine başvurulması gerekir. Bunlar nelerdir? Yakın gelecekte beyaz yaka yerinde yeşil yaka tabiri kullanılacağı da beklentiler arasındadır.
Bu bağlamda, kullanılan elektrik ve enerjinin doğal kaynaklardan temini en başta gelen amaç olmaktadır. Elektrik ve diğer enerji kaynakları bilindiği üzere, güneş, rüzgâr, su, biyogaz gibi doğal kaynaklardan elde edilebilmektedir.
Güneş, rüzgâr ve su anlamında oldukça şanslı konumda yer alan ülkemizde örneğin, solar enerji panelleri yaygın kurulmakta ancak verimlilik sorunları yaşanmaktadır.
Diğer önemli husus ise kurulan bu enerji dönüşümü sistemlerinin takibi ve yönetilmesidir. Bu çalışmalarda ise, endüstriyel robotların işletimi ve bakımında sürdürülebilir yeşil mühendislik uygulamaları ele alınıyor, enerji verimliliği stratejilerine, çevre dostu malzemelere Nesnelerin İnterneti (IoT), Büyük Veri (BD) ve Makine Öğrenimi (ML) vb. teknolojiler kullanılarak öngörücü bakıma ışık tutmaktadır.
Verimlilik ve yüksek performanslı enerji dönüşümü söz konusu olduğunda Yapay Zekâ algoritmaları ile kontrol edilen enerji yönetim sistemleri öne çıkıyor. Burada binalarda, iş merkezlerinde veya fabrikalarda elektrik tüketim ölçümleri yapılarak, kayıp ve kaçak durumları ortaya çıkarılabilir. Gereksiz veya fazla kullanımlar raporlanabilir. Binanın elektriğe daha çok İhtiyacı olan iş merkezlerinde öncelikle tüketim izni verilebilir. Bu alanda kurulan “enerji yönetim sistemleri” arızalı noktaları da tespit ederek, toplam enerji performansını arttırma ve masraf düşürme anlamında önemli bir rol üstlenmektedir.
Ülkemizde bu alanda üreten ve hizmet veren yerli firmalar da vardır. Hatta bir tanesi (Reengen Enerji) İngiltere şubesi ile uluslararası pazarda rekabet etmektedir.
Endüstri 4.0 veya 5.0 uygulayan işyerlerindeki robotik operasyonlarda da bu yeşil mühendislik stratejileri uygulanması şiddetle tavsiye edilmektedir.
Çoğunlukla Japonya ve Alman markalı robot kolu ile montaj yapan araba fabrikalarında otonom üretim mavi yaka çalışan anlamında oldukça tasarruf getirmektedir. Ama bugün ve gelecekte ise yeşil yakalı çalışan kavramı ön plana çıkacaktır. Burada kullanılan yüksek enerji maliyetini düşürme ve sürekli takip ve analiz eden yeşil projeler ile bu fikir desteklenecektir.
Öte yandan, akıllı fabrikalarda kurulan sistem, uydu kanalıyla da takip edilebilmektedir. Uzaktan operasyon takibi de sürdürülebilirlik kavramı içerisinde etkin bir pozisyondadır.
Arzu Baloğlu