Önce Büyük Taarruz, Sonra Zafer Bayramı
Askeri Lojistik Dehasının Zaferi
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922’de başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen bu taarruz, Türk ordusunun Yunan işgaline karşı başlattığı son ve kesin saldırıydı. Büyük Taarruz, sadece askeri bir harekât değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembolüydü.
Büyük Taarruz ’un Başlangıcı ve Stratejisi
Büyük Taarruz, Afyonkarahisar’ın güneyinde, Kocatepe’de başladı. Mustafa Kemal Atatürk, taarruzun planlarını büyük bir gizlilik içinde hazırladı ve Türk ordusunu bu büyük saldırıya hazırladı. Taarruzun amacı, Yunan ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmak ve Anadolu’dan tamamen çıkarmaktı. Türk ordusu, büyük bir hız ve kararlılıkla ilerleyerek Yunan savunma hatlarını kırdı ve düşmanı geri çekilmeye zorladı.
Askeri Lojistik Dehası
Büyük Taarruz ‘un başarısında askeri lojistik dehasının rolü büyüktü. Atatürk ve kurmayları, taarruz öncesinde lojistik hazırlıkları titizlikle planladı. Cepheye mühimmat, erzak ve tıbbi malzeme sevkiyatı büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirildi. Bu lojistik hazırlıklar, taarruzun hızla ve başarıyla ilerlemesini sağladı. Askeri lojistik, sadece malzeme taşımakla kalmadı, aynı zamanda askerlerin moralini yüksek tutarak savaşma azimlerini de artırdı.
Dumlupınar Meydan Muharebesi ve Zafer
30 Ağustos 1922’de, Dumlupınar’da gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ‘un en kritik anıydı. Bu muharebede, Türk ordusu Yunan kuvvetlerine karşı kesin bir zafer kazandı. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle Türk ordusu, Yunan kuvvetlerini takip ederek İzmir’e kadar ilerledi ve 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşuyla taarruz sona erdi.
Zafer Bayramı’nın Anlamı ve Önemi
Büyük Taarruz ‘un zaferle sonuçlanmasının ardından, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılan bu zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında önemli bir rol oynamıştır. Her yıl 30 Ağustos’ta, bu büyük zaferi ve bağımsızlık mücadelesini anmak için milyonlarca Vatan sevdalısıyla birlikte törenler düzenlenir, Atatürk ve silah arkadaşları minnetle anılır. Bu törenler, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine olan bağlılığını ve saygısını gösterir.
Zafer Bayramı, sadece geçmişte kazanılan bir zaferin kutlanması değil, aynı zamanda geleceğe olan inancın ve umudun da bir ifadesidir. Bu bayram, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde neler başarabileceğinin en güzel örneklerinden biridir.
Bugün dünden daha çok birlik olmaya ihtiyacımız var, Vatan elden gidiyor diyenlere çığırtkanlık yapma Vatan nereye gidecek yerinde duruyor diyenlere bir çift sözüm var lakin onlarda o bir çift sözü anlayacak kapasite olduğunu düşünmüyorum.
Bakın Mustafa Kemal Atatürk yüzyıl önce bu günü çok net özetlemiş.
ATATÜRK GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk