Türkiye’ de 1980' ler, ben henüz Dokuz, On yaşlardayım, Dede, Amca, Baba tüm aile Marangoz, ben farklı bir meslek yapmalıyım ama o fark ne olmalı düşüncesi içerisinde bir çocuğum.
Malum Memleket Ceyhan/Adana hal böyle olunca ihtilal döneminde o bölgelerde neredeyse nefes almak imkânsız. Coğrafya Kader midir, yoksa Kaderin midir sorusunu ben çok soruyorum.
Ceyhan’da Hür fikir isminde yerel bir gazete var, her gün 4 sayfa çıkartılıp, kamu ve yerel abonelik usulü dağıtım yapılıyor. Ben bu gazetede çırak olarak işe başlıyorum. Çırak deyip geçmeyin, Akşam baskı kumpaslara harf dizilerek tamamlanıyor, resimler klişe ile basılıyor, gündüz haber topla, gece baskıya hazırla, sabaha karşı bas ve sabah dağıt döngü bu şekilde devam ediyor.
O dönemde Ülkede siyaset sağcı ve solcu olarak ikiye ayrılmış resmen Vatan evlatları birbirine kırdırılıyor. O yaşlarda kendimce ülke neden bir araya gelmeli, neden sağ, sol diye bir şey olmamalı kâğıda karalıyorum, derken Rahmetli patron yazıları fark edip okkalı bir dayak yiyorum.
Sonra bu yazıları benim yazdığıma kani olunca farklı bir isimle yazılarım gazetede çıkmaya başlıyor... Derken zaman ilerliyor, konu Rahmetli babamın kulağına gidiyor sen benim başıma Anarşist mi olacaksın söylemi ile benim Gazetecilik serüvenim başlamadan bitiveriyor.
Oradan doğru atölyeye çalışmaya.
Tabi zamanın işi yok büyüyoruz, genç oluyoruz ben Ceyhan’ da büyüyorum Coğrafya Kader olmamalı kelimesi hep bir yerlerden baskı yapıyor.
Derken Askerlik ve evlilik.
Sene 1994 oluyor ve ben radikal bir karar ile Ailem ile birlikte İzmir’e taşınma kararı veriyorum, İzmir’e gelir gelmez mesleğim değişiyor ve artık Lojistik sektöründe bir Depocuyum…
O günden bugüne kendimce olması gerekenleri gönlümden geçtiği yazıp paylaşmaya gayret ettim ve hep herkes teldeki cambaza bakarken diğer tarafta neler götürüldüğünü anlatmaya çalıştım.
Yıllar önce Lojistik sektörünün ilk ve tek dijital televizyonunu kurdum, saatlerce yayınlar yaparak bilgilere köprü olmaya çalıştım, Üniversitelerde, şirketlerde, üretim tarafından gelen tüm deneyimlerimi paylaşma gayreti içerisinde oldum.
Bilgilere köprü olmak kadar zevkli bir şey yok diye haykırmak istiyorum, düşünsenize siz bilgilere köprü olurken kendinize yatırım yaparak gelişiyorsunuz, üretimden sevkiyata, sevkiyattan maliyet muhasebesine, oradan reçete ve prosese kadar birçok bilgi sizin haznenizi doldurmuş oluyor.
Ben bir gazeteci değilim lakin Dokuzlu yaşlarımda çıktığım ve döndürüldüğüm o yıllardan bugüne baktığımda bir gazeteci edası ile hep bilgiler köprü olmaya çalışmışım. 10 Kasım günü saatlerin durduğu zaman diliminde Lojistik Evreni Dijital Medya Ajansı A.Ş. kurarak gazetecilik unvanını resmi olarak aldım hedefim Lojistik sektörünün Basın ve Yayın tarafında tarafsız bir kişi olmak.
Türkiye’ de maalesef basın olmak çok güzel bir şey değil, ya taraf olacaksınız veya bertaraf modeli ile birçok gazeteci ya hapishanede ya da kalemini satmış durumda.
10 Ocak Çalışan gazeteciler günü olarak kutlanıyor, ben öncelikle mesleği layıkıyla yapan tüm gazetecilerin bu özel gününü kutluyorum. Dilerim ülkemizde kalemin yansız olduğu günleri görürüz.
Son söz, Nefes aldığım sürece doğrulardan ödün vermeyeceğime, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün izinde ülke gençlerinin gelişmesi adına var gücümle çalışacağıma söz veriyorum.
Sevgilerimle