Mahalle Bakkalından Lojistik Ofisine Taşınan Ahlak
Sektörde 35 yılı geride bırakan biri olarak, 1990’lı ve 2000’li yılların lojistik anlayışını bugün özlemle hatırlıyorum. O dönemlerde rekabet vardı, ama bu rekabetin dili seviyeliydi. Fiyat odaklı değil, hizmet kalitesi odaklıydı.
Bir işi kazanmak; süreç yönetimini bilmek, zamanında teslimat yapabilmek, araçlarını, belgelerini ve personelini eksiksiz sunabilmek, en önemlisi de güven telkin etmekti.
Ben o yıllarda işimizi yürütürken hep mahalle bakkalını örnek alırdım.Aynı sokakta üç bakkal olsa da kimse müşterisini komşusundan “kapmazdı.”İnsanlar ürünün kalitesine, dürüstlüğe ve güler yüze göre tercih yapardı.
Hatta hâlâ bazı halk pazarlarında bu kültürü görürüz. Pazarcılar, siftah etmeyen komşularına müşteri yönlendirir. İşte bu vicdani rekabet, bize bugünü nasıl kurmamız gerektiğini hâlâ hatırlatıyor.
Kapmak Yarışında Kırılan Değerler
Bugün geldiğimiz noktada ise sektör maalesef rekabetin insani boyutunu yitirdi. İş kapmak bir tür “av” haline geldi. Kimin hangi teklifi verdiği değil, kimin daha çok aşağıya inebildiği konuşuluyor.
• Fiyat mı düştü? Hemen altına imza.
• Belge eksik mi? Görmezden gelinir.
• Kalite? İş alındı ya, sonrası Allah kerim…
İşte bu zihniyet, “Heyytt be! İşi kaptım” nidalarıyla süsleniyor.Ama kimse sormuyor:
Ne karşılığında?
Ne pahasına?
Ne kadar sürecek?
Çünkü kapmak kolaydır. Ama kazanmadan kapılan iş, bir başka babayiğit tarafından aynı şekilde senden alınır. Bugün sen kaptın, yarın o kaptı. Sektör ise yıprandı, itibar zedelendi.
Krizde Kim Ayakta Kalıyor?
Bugün sadece etik değil, ekonomik kriz de sektörümüzü test ediyor. Maliyetlerin arttığı, operasyonel risklerin büyüdüğü bu dönemde “kapma” üzerine kurulu firmalar ciddi sarsıntılar yaşıyor.
Ama ne hikmetse, hâlâ dimdik ayakta duran, hatta büyümeye devam eden bazı firmalar var. Çünkü onlar işi kapmadı, kazandı.
Yani;
• Yeterlilik belgeleri tam,
• Operasyonel süreçleri oturmuş,
• Sigorta ve teminatlarla müşteriyi güvence altına almış,
• Hizmet kalitesine yatırım yapmış,
• Müşteriyle uzun vadeli ilişki kurmuş firmalar bunlar.
Bu kriz, kimin işi temelinden inşa ettiğini, kiminse rastgele duvar ördüğünü açıkça gösteriyor. Kapılan işler rüzgârda uçuşuyor, kazanılan işler sarsılsa da yıkılmıyor.
İşi Kazanmak İçin Yeni Standart Olmalı
Artık şu gerçekle yüzleşmeliyiz: Kapmakla övünülen iş, sektörün tamamına zarar veriyor. Kısa vadeli kazançlar, uzun vadeli kayıplara dönüşüyor.
Geleceğe dair sağlam adımlar atmak istiyorsak;
• Belgeli, donanımlı, sorumluluk sahibi bir anlayışa,
• Kaliteyi önceleyen rekabet diline,
• Müşteri ile güvene dayalı ilişkilere,
• Ve en önemlisi sektör içi dayanışmaya yeniden sarılmalıyız.
Çünkü bu meslek; sadece lojistik değil, bir karakter meselesidir.Sadece mal değil, güvende taşır. Ve güven, sadece iş bitirmekle değil, işin arkasında durmakla oluşur.
Kısa vadeli işler gelir geçer. Ama emekle kazanılmış işler, markaya da sektöre de itibar kazandırır.
Unutmayalım:Kapmak günü kurtarır, kazanmak geleceği inşa eder.Ve işinin peşinden koşan, her daim itibar görür.










































