Ticari hayatta bir eşyanın yükleme yerinden varış noktasına güvenli bir şekilde ulaştırılması, sektör paydaşları için kritik bir öneme sahiptir. Bu süreç, üretimden teslimata kadar titiz bir planlama ve süreç yönetimi gerektirir. Bir eşyanın teslimi söz konusu olduğunda, taşıma sözleşmesinden önce satış sözleşmesinin varlığı kaçınılmazdır.
Satış sözleşmeleri açısından, satılan ürünün teslimi ve bedelin tahsili büyük bir öneme sahiptir. Özellikle teslim şekilleri, taraflar arasındaki ticari ilişkilerin sağlıklı yürütülmesi için belirleyici bir rol oynar. Uluslararası ticarette genel kabul gören Incoterms kuralları, tarafların sorumluluklarını, masraflarını ve hasar ile yararın geçiş anını net bir şekilde tanımlar. Bu nedenle, teslim şekilleriyle ilgili detayların sözleşmelere açık ve doğru bir şekilde yansıtılması hayati önem taşır.
Belgeler Arasındaki Uyumsuzluklar
Gerek ulusal gerek uluslararası taşımacılıkta teslim şekillerinin önemi yadsınamazken, pratikte bu konuya yeterince dikkat edilmediği görülmektedir. Sözleşmede kararlaştırılan teslim şekilleriyle fatura ve diğer belgeler arasında uyumsuzluklar yaşanması belirli aralıklarla rastlanan bir sorundur. Böyle durumlarda, uyuşmazlığın taraflar arasında sulh yoluyla çözülmesi genellikle zor olmakta ve uzun, maliyetli yargı süreçlerine başvurulmaktadır. Bu süreç, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sürdürülebilirliğini de olumsuz etkileyebilmektedir.
Türk Mahkemelerinde konuya ilişkin farklı kararlar verilmiş olmakla birlikte, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu (YİBBGK), 27.06.2013 tarihli ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı kararıyla bu konuda bir ilke kararı oluşturmuştur. Kararda şu ifadelere yer verilmiştir:
“Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Taraflar arasında yazılı sözleşme olduğu için hukuki ilişki vardır ve sözleşmenin tadil edilip edilmediği faturaların teatisi ile belirlenemez. Sözleşmenin koşulları fatura ile değiştirilemez. Örneğin, satılan malın fiyatı, miktarı, teslim şekli, malın cinsi gibi hususlarda fatura ile yazılı sözleşme arasında bir fark bulunması halinde itibar edilecek olan sözleşmedir. Buna karşılık malın bedelinin ödenip ödenmediği, malın teslim edilip edilmediği gibi hususların ispatında fatura delil olarak kullanılabilir. Başka bir deyişle taraflar arasındaki temel borç ilişkisini gösteren yazılı bir delilin olması halinde, akdin şartlarına uymayan faturanın delil kabiliyeti bulunmamaktadır. Böyle bir fatura, itiraz edilmemiş olsa dahi, muhatabını sözleşmenin yüklemediği bir borç altına sokamayacağı gibi, sözleşmenin yüklediği bir borçtan da kurtaramaz. Bu itibarla ifa safhası ile ilgli olarak düzenlenen bir belge ile sözleşmenin değiştirildiğinden söz edilemez. Faturanın sözleşme niteliği taşımadığı hususu ise açıktır. “
Bu doğrultuda, taraflar arasında uyuşmazlık çıktığında öncelikli olarak sözleşme hükümleri esas alınmalı, diğer belgeler ise bu hükümleri teyit eden unsurlar olarak değerlendirilmelidir.
Teslim Şekillerinin Esasa Dair Haklar ve Dava Ehliyeti Üzerindeki Etkisi
Teslim şekilleri yalnızca lojistik süreçleri düzenlemekle kalmaz; aynı zamanda tarafların esasa dair haklarını ve dava açma ehliyetlerini de doğrudan etkiler. Özellikle, eşya üzerindeki hasar ve yararın geçişi, dava sürecinde davacının ehliyetinin tespiti ve masraf dağılımı gibi konularda belirleyici bir rol oynar.
Sonuç
Teslim şekilleri, lojistik detaylardan öteye geçerek hukuki süreçleri, risk yönetimini ve dava açma haklarını kapsayan geniş bir alanı etkiler. Ticari ilişkilerde sözleşme hükümlerinin net bir şekilde belirlenmesi ve bu hükümlerin diğer belgeler karşısında öncelikli olduğunun bilinmesi, tarafların hak kaybına uğramaması açısından kritik önem taşır. Bu nedenle, sözleşme detaylarının eksiksiz ve özenli bir şekilde hazırlanması, olası uyuşmazlık durumlarında tarafların hukuki gücünü korumasını sağlayacak temel unsurdur. Şayet, taraflarca teslim şekline ilişkin hususların revize edilmesi söz konusu ise, herhangi bir hak kaybı yaşamamaları adına, bunu sözleşmenin eki olacak şekilde revize etmelerinde fayda olmaktadır.
Av. Yusuf Said Erdoğan
EDGE Hukuk Bürosu ve Danışmanlık
Yönetici Ortak