ASGARİ YAŞAM ÜZERİNE BİR SORUMLULUK YAZISI
Adalet dilimize Arapça’dan geçmiş bir kelimedir.
“ADL” kökünden gelir ve Diyanet İslam ansiklopedisindeki tanımıyla “doğru olmak, doğru davranmak, adaletle hükmetmek; eşitlemek” vb. mânalara gelen bir mastardır. Ayrıca “doğruluk, hakkaniyet ve adalet” anlamlarıyla isim olarak kullanıldığı gibi, “çok âdil” anlamında sıfat olarak da kullanılır.
Asgari ücret ise İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder.
Halihazırda ekonomik konjonktürün bir tezahürü olarak görülüyor ki özellikle lojistik sektöründe asgari ücret konusunda kafalarımız biraz karışık. Hatta ve hatta literatürümüze giren yepyeni bir tanım var o da “asgari ücretin bir tık üstü” ve bu tanım içeriği itibarı ile Bir dil üstadının o müthiş tabiriyle her yeni kelimenin dilimize gelirken kullandığı o klasik yöntemi kullanarak yani “şirin mi şirin, etekleri rüzgarda uçuşan” gelen ama bir o kadarda tehlikeli bir tanımlama.
Hal böyleyken asgari ücretin adaletli olması “ADL”’in bir gereğidir elbette ama asgari ücretin ve onu referans alan bazı tanımlamaların tekrar gözden geçirilmesinde özellikle gereklilik olduğu aşikardır.
Her şeyi ekonomi olarak gördüğümüz 2023 yılının bu son günlerinde “asgari” yaşam standartlarımızın değiştiğini kabul ederek bazı konuları tartışmakta fayda var.
Örneğin cep telefonu artık “asgari” her cepte bulunan ve bulunması gereken bir şeydir çünkü asgari ücretle çalışabileceğiniz bir iş yeri ile görüşmeye gittiğinizde sizden iletişim numarası olarak cep numaranızı isteyecekler ve siz hasbelkader telefonunuzun olmadığını beyan ederseniz şaşkın bakışlarla karşılanırsınız.
Ya da kredi kartı kullanmak durumunda bırakıldığınız bu alışveriş ikliminde borcunuzun “asgari” ödeme tutarını yapmazsanız başınızın ciddi derde girme ihtimali vardır.
Her insanın hakkı olan sene de bir kez otellerde tatil yapabilmek için “asgari” Avrupa standartlarının bile üstünde ücret ödemeyi anlayışla karşılamanın bir tatil ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için kabul edilebilir olmasını açıklamak için doktora seviyesinde makalelere ihtiyaç olduğunu düşünebiliriz.
Market raflarında eskiden kilo ile almaya alıştığımız bazı meyveleri “asgari” dilimlerle ya da “aç bitir” standartlarında almak artık garip gelmeyecektir.
Yukarıda arz ettiğimiz ve “asgari” yaşam standartlarımızı ifade eden küçük örneklerin ne kadar hakkaniyetli olduğunu anlayabilmek adına işe girerken hiç kullanmayacağınızı bildikleri halde ne gerek varsa sizden istenen “asgari” bir yabancı dil ihtiyacı ile lise diplomasına bile ihtiyaç duymayan işler için istenen üniversite diploması konusuna hiç girmiyorum bile.
Pek tabi bu durumu da Türkiye’deki “asgari” 208 üniversite için varlık sebebi yaratma gerekçesini görmezden gelmemek gerek.
Üniversitelerimize giren yaklaşık 1.3 milyon gencimiz mezun olduklarında karşılığı olmayan diplomaları almak adına “asgari” dört yıllarını bu okullarda geçiriyorlar. Üstelik mezun olduklarında pek çoğu “asgari” ücret teklif edilen işlere girmek zorunda olduklarını bile bile.
Kitap okuma sayılarının pek çok şeyi açıklamakta yeterli bilgiyi verdiğini düşünürsek yanlış yapmış olmayız. Örneğin Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7.
Türkiye'de de yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor. “Asgari seviyede” birbirimizi anlamak için sadece konuşmak yetmiyor elbette okumakta lazım.
Yeri gelmişken belirtelim TV’lerde sabah akşam boy gösteren saatlerce konuşup “ahkam” kesen bir kısım çok bilen akademisyenin! “asgari” bir makale yazmak için bile vakit bulamadığını maalesef açık kaynaklardan görüyor ve üzülüyoruz. Belki de prompter’a yazdıkları yazılar akademik değer taşıyordur haklarını da yemeyelim.
Büyük sorumluluk taşıdığını düşündüğümüz, büyük büyük kararların altında imzaları olan kocaman siyasetçilerin, yüksek bürokratların, büyük sıfatlı hocaların yaptıkları hatalardan dolayı “asgari” seviyede bile hesap vermediği bir dünyada; hayata başlamak için “asgari” 24 yaşında olmayı bekleyen gençlerimizin “asgari” kapıkule hayalleri kurduğu günümüzde bu bütün hatalardan korunmuş kişilere dönerek (bu toprakların bir değeri olan Sinoplu Diyojen’in Büyük İskender’e atfen söylediği) “ "gölge etmeyin başka ihsan istemem" demek geliyor aklımıza.
Ve tabi sonuna eklemek lazım parmaklarımızın ucunda hayallerimizle “Benden bana veremeyeceğin şeyi esirgeme”
Anadolu’nun her köşesinde yaşayan insanlarımızın Hak ve Adalet dolu bir asgari yaşam standardına ulaşması dileğiyle
Değerli abim çok güzel bir yazı olmuş. Keyifle okudum.