Harese nedir ve dış ticaretimiz ile ilgisi nedir diyeceksiniz?
Harese’nin kelime anlamından başlayarak açıklayalım.
Harese ( Livaneli,2017:46 ) Arapça eski bir kelimedir. Hırs, Haris, İhtiras, Muhteris sözlerinden türemiştir.
Develer çöl gemileri olarak da adlandırılır. Develer üç hafta yemeden içmeden aç susuz çölde yol alırlar yani çok dayanıklıdırlar. Ama develerin çölde çok sevdiği bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Harese dikeni de denilen bu çöl dikenini develer bir kez yediği zaman, devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Ağzı kanayıp tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz, kendi kanının tadından sarhoş olur ve engel olunmazsa kan kaybından deve ölür. Bunun adı Haresedir.
Dış ticaretimizi Çöle, her türlü zorluklara engellere rağmen ihracat yapmaya çalışan ihracatçılarımızı çölde aç susuz yol giden develere benzetirsek ihracatçının Haresesi de Dâhilde İşleme Rejimi (DİR )dir.
Bu öyle bir sistem ki ihracatçı yerli girdiler kullanmak yerine vergisiz adeta denetimsiz ithalata alışır da alışır. Ülke üretimin ithalata bağlığı yetmezmiş gibi DİR ile ihracat ithalat tarafından esir alınmaktadır. Nasıl? Mevcut üretim yapısının ithalata bağlılığı yüzünden DİR ile yapılmayan ihracatlar da dahi ithal girdilerin oranlarının yüksek düzeyde oluşuna ek olarak DİR ile de ek bir bağlılık yaratılmaktadır. Eğer DİR ile ithalata esir alınan ihracat ve üretim yapısının ithal girdilere bağlılığı eklenince ülkenin dış ticaret açığı büyür de büyür.
İthalatı caydırıcı yerli üretimi artırıcı önlemler alınmazsa Devenin Hareseyi yemesine engel olunmadığında kan kaybından ölmesine benzer şekilde ülkenin dış ticaret açığının da yarattığı dış borçlar ödenemez duruma gelir ve alacaklıların devletin gelirlerine el koyma idaresi olan Duyunu umumiye ( Borçlar idaresi ) riski oluşur.
Düyunu Umumiye Osmanlı devletinin son yıllarında yabancı devletlerin Osmanlı’dan alacaklarını tahsil etmek için oluşturdukları tahsil sistemidir.
Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi (Türkçesi; Osmanlı Genel Borçlarına Tahsis Edilmiş Gelirler İdaresi) Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçlarını denetleyen kurumun adıdır. Kısaca Düyun-u Umumiye olarak anılır. 1872 yılında kurulmuştur
Genç Cumhuriyet Osmanlı'dan devralınan 107,5 milyon altın lira tutarındaki toplam borcun yüzde sekseninin sonradan silinmesini sağlamış olmasına rağmen bu borçların ödenmesi 1954 yılına kadar sürmüştür.
Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borçlanmayı 1854 yılında yaptığı bilindiğine göre borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. Ödenen borçlar bankaların ve çeşitli kuruluşların ellerindeki tahvillerden doğan alacaklardı.
Kişilerin ellerindeki tahviller ve tutarları bu anlaşmaların dışında idi. Bu yüzden bu tahvillerin ve faizlerinin Osmanlı borcu olarak tek tek ödenmesi 1990'lı yılların sonuna kadar sürdü.
Düyun-Umumiye açıklamasıyla görüleceği üzere kronikleşen dış borçların varacağı nokta yakın tarihimizdeki deneylerle sabittir. Bu durum Devenin kan kaybından ölmesi kadar vahimdir.
Dış ticaretimizin Harese ’si Dâhil de işleme Rejimine bir bakalım.
Dâhilde işleme Rejiminin Türk ihracatçısına ihraç ürünleri üretiminde kullanılan hammadde ve ara mallarını gümrük vergisi ve katma değer vergisi gibi vergileri ödemeksizin ve Ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın ithal etmeyi olanaklı kıldığı ifade edilir. Böylece Türk ihracatçısına dünya pazarlarında fiyat avantajı sağlamayı hedefler.
Sağlanan avantajlar somut olarak başta İthalatta gümrük vergisi ve KDV muafiyeti kkdf istisnası, vergi resim ve harç istisnası döviz kullanım oranı desteği, ticaret politikası önlemlerine tabi olmama olarak sınıflandırılabilir.
Aşağıdaki gibi bir özet yapılabilir
• İthalatta Gümrük Vergisi, KDV, ÖTV ile Diğer Vergi ve Fonlardan Muafiyet • Vergi, Resim ve Harç İstisnası
• Vergilere İlişkin Teminat İndirimi
• KKDF İstisnası
• Ticaret Politikası Önlemlerine Tabi Olmama
• Yurt İçi Alımlarda KDV’de Tecil-Terkin Uygulaması
• İthalatta Alınması Gereken Vergilere İlişkin Teminat yatırma ve statüsüne göre indirimli teminat yatırma.
• Hammadde,
• Yardımcı madde,
• Yarı mamul,
• Mamul
• Ara malı
• Ambalaj malzemelerinin
• Gümrük vergilerini teminat olarak yatırıp ithaline olanak sağlayan ekonomik etkili bir gümrük rejimidir.
Bu rejimde İhracatçı ihracat yapma taahhüttü ile vergisiz ve kuralların üzerinden atlayarak ucuz ithalat yapmaktadır. KDV ve Gümrük vergisi ödenmemesine ek olarak başka avantajlarla birlikte Ticaret Politikası önlemlerinden muaf tutulmaktadır. Kuralların üzerinden atlama Ticaret Politikası önlemlerinden muaf olma ile gerçekleşmektedir.
Nedir bu Ticaret politikası önlemleri?
Gümrük Yönetmeliğinde , “ticaret politikası önlemleri; gözetim, korunma önlemleri, miktar kısıtlamaları ve ithalat veya ihracat yasaklamaları gibi eşyanın ithal veya ihracı ile ilgili hükümlerle belirlenmiş tarife dışı önlemler” olarak tanımlanır.
Görüleceği üzere Dâhilde İşleme sistemi ucuz ve az kurallı ithalat yapıp döviz kullanım desteğini yüzde 80 oranlarına varacak şekilde kullanıp bu ürünleri adeta ufak bir işçilik ile mamul hale getirip ihracatı gerçekleştirmektir.
Döviz kullanımım desteğinin yüzde 80’lere varması her 100 Usd'lik ihracat için Usd 80'lik girdi ithalatı yapmak anlamına gelir.
Özet olarak devlet yerli üreticisine sağlamadığı avantajları Dâhilde işleme Rejiminde dolaylı olarak yabancı üreticilere sağlıyor. KDV ve Gümrük vergilerinden vazgeçiyor Döviz kullanım oranları ve Ticaret politikası önlemlerinden vazgeçiyor. Bunlar ne yaratıyor?
Devletimizin görevi yerli üretimi ve istihdamı desteklemek iken vergilerden vazgeçerek yerli üretim karşısında Yabancı ürünler lehine haksız rekabet sağlıyor Giderek Türkiye’deki üreticilerin kan kaybetmesine bazı sektörlerde
Fabrikaların kapanmasına yol açılıyor Devletimizin kendi ülkesindeki istihdamı desteklemek yerine yabancı ülkelerdeki ürünleri üreten fabrikaları orada çalışan işçileri ve girişimcileri desteklemiş oluyor.
1996 yılında uygulamaya giren Dâhilde İşleme Rejimi (DİR ) bir örtülü kapitülasyon özelliği de taşımaktadır.
Kısaca DİR rejimi ihracatçı için bir Harese Devletimiz açısından örtülü bir kapitülasyondur.
İlerleyen yazılarımızda başlangıçtan günümüze ülkemizde ve diğer ülkeler bazında DİR uygulamaları ve yerli üreticiyi koruma konusundaki eksiklikleri de tartışacağız.
Ülkemizdeki Dış ticaretimiz stratejik bir bakışla ele alınmadığı için DİR gibi idare-i maslahatçı çözümlerden medet umuluyor.
Aslında Üretim ekonomisi ve Ulusal dış Ticaret stratejisinin net bir şekilde ortaya konması çözümdür diye düşünüyorum.
Mehmet Yavuz Kankavi
Öğretim Görevlisi
İstanbul Kent Üniversitesi
Uluslararası Ticaret ve Lojistik bölümü
Çölde devenin üzerinde oturup ihracat olanakları arayan bir ihracatçının resmi .
KAYNAKLAR
1) Livaneli, Ömer Zülfü. Huzursuzluk, Doğan Kitap, İstanbul,2017
2) Ali Yavuz, Başlangıcından Bugüne Türkiye'nin Borçlanma Serüveni, SDÜ Fen Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2009, sayı: 20, ss.203 – 226
3) Gürbüz Arslan, Osmanlı Devletinin Dış Borçları ve Yeniden Yapılandırma Süreci (1930 - 1933), International Journal of History, Vol. 7, Issue 4, December 2015