Bu mutabakat kapsamında karbon nötr bir ekonomi hedeflenirken, ulaşım sektöründe de büyük değişimler öngörülüyor. Türkiye, Yeşil Mutabakat’ın bir parçası olmamasına rağmen, Avrupa Birliği ile yoğun ticari ilişkileri nedeniyle bu sürecin doğrudan etkilerini hissediyor.
Türkiye'nin Yeşil Mutabakat Uyum Süreci
Türkiye, 2021 yılında Yeşil Mutabakat Eylem Planını devreye alarak enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve karbon emisyonlarının azaltılması gibi alanlarda AB ile uyum sağlamayı amaçladı. AB’nin 2026 yılında Karbon Sınırda Ayarlama Mekanizması’nı (CBAM) tam kapasiteyle devreye sokmasıyla, Türkiye’nin ihracat sektöründe dönüşüm ihtiyacı daha da kritik hale gelecek.
Demiryolu Sektörüne Stratejik Öneriler
Demiryolu sektörü, düşük karbon emisyonları ve enerji verimliliği açısından Yeşil Mutabakat’ın çevresel hedeflerine ulaşılmasında kilit bir rol oynuyor. Ancak Türkiye’de demiryolu altyapısındaki eksiklikler, lojistik zincirinin en zayıf halkası olmaya devam ediyor.
Demiryolu sektöründe büyümeyi hızlandırmak ve lojistik zincirini güçlendirmek için öne çıkan bazı öneriler şunlar:
Özel sektöre yatırım teşvikleri verilmesi
Demiryolu mevzuatının hızla çıkarılması
AB’ye uyumlu bir demiryolu yönetim sisteminin tasarlanması
Lojistik bağlantıların güçlendirilmesi ve altyapının iyileştirilmesi
Demiryolunun Karbonsuzlaşma Sürecindeki Önemi
Raporda öne çıkan verilere göre, karayolu taşımacılığı demiryoluna kıyasla 12 kat daha fazla karbon salımı yapıyor. 2035 yılına kadar, demiryolu taşımacılığına yönelik sıçramalı büyüme modeli uygulanırsa:
34 milyon ton CO₂ emisyonu engellenebilir
100 €/ton karbon vergisi hesaplandığında 3,4 milyar € tasarruf sağlanabilir
10 yıl içinde en az 10 milyar € ekonomik kazanç elde edilebilir
Özel Sektörün Demiryolu Yatırımları Artırılmalı
Türkiye’de demiryolu taşımacılığının gelişmesi için özel sektörün daha fazla teşvik edilmesi gerektiği belirtiliyor. AB’de olduğu gibi, özel sektöre yönelik finansal destek mekanizmalarının oluşturulması, yeni demiryolu yatırımlarının önünü açabilir. Türkiye’nin AB’nin dördüncü demiryolu paketiyle mevzuat uyum sürecini hızlandırması gerektiği vurgulanıyor.
Deprem ve Demiryolu Taşımacılığına Etkileri
2023 yılında yaşanan depremler, Türkiye’nin demiryolu altyapısına ciddi zarar verdi. TCDD Taşımacılık A.Ş.'nin taşımalarında %14,7, özel demiryolu işletmecilerinin taşımalarında ise %24,6 oranında düşüş yaşandı. 2024'ün ilk 10 ayında ise toparlanma sürecinin başladığı gözlemleniyor. Ancak, sektörün tam olarak iyileşmesi için altyapı yatırımlarına hız verilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Sonuç: Türkiye’nin Demiryolu Geleceği
Türkiye’nin Yeşil Mutabakat sürecinde rekabetçi kalabilmesi için demiryolu taşımacılığına stratejik öncelik verilmesi gerekiyor. Uzun vadeli yatırım planları ve altyapı modernizasyonu ile Türkiye’nin lojistik sektöründe bölgesel bir merkez haline gelmesi mümkün olabilir.
Sektör temsilcileri, hükümetin demiryolu yatırımlarını artırarak, özel sektörle iş birliği içinde çalışmasının kritik olduğunu belirtiyor. 2035 yılına kadar yapılacak yatırımlarla Türkiye, karbon nötr hedeflerine ulaşmada önemli bir mesafe kat edebilir.